• atalarimizin yillar yillar önce, armudun iyisini ayilar yer diyerek, son noktayi koymus olduklari tartisma konusu.
  • irreversible filminde alex*'in marcus*'e 'secimi her zaman kadin yapar' seklinde bir cumle kurarak hatirlattigi konsept.
  • toplumun temel ve sarsıldığı pek görülmeyen gerçekliklerindendir.

    dişilerin istisnasız tüm seçim kriterlerini erkeklerin belirlediği de unutulmamalıdır.

    yani toplumsal değerleri erkekler yaratır, dişiler de bu değerlerden kendi duyumsayabildikleri kadarıyla eşlerini seçmeye çalışır. bu noktada dişinin babası büyük önem kazanır. duruma göre, kısmen ona benzeyen, kısmen ondan çok farklı birisini bulmaya çalışacaktır. genç kızlığını yaşadığı dönemde dinlediği müzik türünün ya da izlediği filmlerin ileri gelen erkek yıldızları da kilit rol oynayabilir. ancak değişen bir şey yoktur; sonuçta dişi kararını öyle ya da böyle erkeklerin değerlerini referans alarak belirlemiş olur. bunun nedeni, dişilerin, hayatın anlamını "umursayarak" ve "dert ederek" sorgulamaması ve sadece eş seçmeye odaklanmış olmasıdır. oysa ki eş seçmeyi falan bir kenara bırakıp hayatı (maddi ya da manevi çeşitli yönlerden) çözmeye çalışan bir dişi, şüphesiz ki en üstün erkeklerin rüyalarını süsleyecektir. fakat işte böyle bir dişi henüz yeryüzünde görülmediği için, tüm erkekler, tüm dişileri döllese bile o asla ulaşamadıkları rüyalarının dişisini arayacaklardır. zaten toplumun gelişmesinin, ilerlemesinin nedeni de bu ulaşılamayan ve varolmayan dişi türünün erkekler tarafından süreğen aranışıdır. erkek düşünür, hayal eder, canlandırır, ürünlerine bu hayalinin izlerini koyar, bu ürünler topluma sunulur ve kültürü oluşturur. dişiler bu ürünleri görür, gördüğü ürünlerden onu etkileyenlerinin çağrıştırdığı (ya da kıskandığı kişi ya da toplum kesimlerinin etkilendiğine tanık olduğu) değer ve yetenekleri taşıyan erkekleri gördüğü zaman içinde otomatikman kelebekler uçuşur, kendini o erkeklerden birinin kollarına bırakabilmek ister. dişi kolaycıdır; üretkenlik ya da dünyayı değiştirmek onun umrunda değildir. onun umrunda olan tek şey, umrunda olup olmamasından sözü edilebilecek şeyleri becerebilen/taşıyan bir erkeğe sahip olabilmektir. bu amaca ulaşabilmek için uğraşabilir. ancak bu yolda birçok şey yapsa bile bunları ancak ve ancak, kendisini, istediği türdeki erkekleri elde edebilecek bir tuzak haline getirebilmek için yapar.

    erkek hayallere, dişi ise erkeğe ihtiyaç duyar. dişi, katılmadığı bir fikre katılmıyor oluşunu haklı çıkarmak için bile bir erkeğin onayını arar. erkek onun hem başarısının delili, hem de günah keçisidir.

    tüm bunları temelde bağlayabileceğimiz gerçek ise şu olabilir:
    dişi, sanki "insanoğlu" her şeyi biliyormuşçasına gerçekçi geçinir ve bu dünya ve yaşamda elde edebileceğinin en iyisine ulaşmaya çalışır. erkek ise ne kadar başarılı olursa olsun "dahası" olduğunu bilir; dahası için çabalasa da çabalamasa da, bir kadına sahip olmak her zaman ve her durumda onun için en fazla ikinci sırada yer alabilir.

    çünkü kadın ya da erkek her insan, erkek egemenliğinin kendi değerini tanımasını sağlama idealiyle yaşar. ve fakat kadınlar kendilerini buna, uygun bir erkeğe sahip olarak erişmiş kabul edebilirken, bir erkek için dünyanın bütün kadınlarını elde etmek bile yeterli olmayacak, hatta belki de bu yolda düşüncesizce ilerlemek onu amacından uzaklaştıracaktır. böylece bir kadın, izlediği ve önemsediği toplum kesiminin değerlerine göre kendisini elde ettiğinde başarılı "gösterecek" ya da "hissettirecek" bir erkeğin yanında kendini başarılı sayabilirken, bir erkek için, yanında kimi gezdirirse gezdirsin bu ancak kişisel bir tatmine yol açabilecektir. onun yapması gereken iş başkadır. o, dünyanın en uygun kadınını bularak otomatikman erkek dünyasında başarı kazanmış olduğunu düşünmez. ama
    bir kadın, bir erkeği elde ederek bu yaşamda işini başarıyla yaptığı hissine bütünüyle kapılabilecek kadar erkekten farklıdır. bu da, kadının, etten kemikten kanlı canlı bir mastürbasyon objesi olmaktan ve "eksiklik"lerinin erkeklerin hayallerinde tamamlanmasıyla "ilham" kaynağı olmaktan öteye bir boka yaramamasına neden olur. hele hele artık bilim, cinsiyetleri laboratuvar ortamında simüle etmeye ve dişisiz ya da erkeksiz üremeyi keşfetmeye başlamışken...

    ama acaba o eksikliklerin erkek zihinlerinde tamamlanmaya çalışılması sonucu ortaya çıkan yenilikler midir insanlığın gelişimini sağlayan? bir bakalım, örnekle inceleyelim:
    bir erkek, bir dişiyi görür, onu sadece görür; tanımaz. ve onda hayran olunacak bir potansiyeli fark eder. alır, hayal ettiği; ona yakışacağını bildiği şekilde onu giydirir, bu haliyle bir filmde oynatır. kadın aslında kendisiyle ilgisi olmayan hayali bir varlığı oynamıştır. ama dünya onu görür ve ona hayran olur. dünyanın ona hayran olduğunu gören dişiler, onun gibi olmaya başlar. böylece dişiyi aslında erkek şekillendiriyor denilemez mi?

    ya sinir hücreleri yaşatılabilince ve bedenin geri kalan bölümü de organ nakli için omurgasız/beyinsiz ve dolayısıyla etiğe uygun şekilde klonlanınca ne olacak? insan, ölümsüz olduğunda ve kafasına göre genlerini seçerek üreyebildiğinde ne olacak?

    sanırım bu durumda dişiler bir kere de olsa erkek bedeni deneyimi yaşayacak ve erkek gibi bakmayı öğrenecekler. sonra da kafamıza göre cinsiyetlerimizi değiştirip sekse vereceğiz kendimizi. ve tabi artık herkes için önemli hale gelecek hayatın anlamı... o zaman artık "seçmek" söz konusu olmayacak; herkes, herkesle cinsel deneyim yaşamak isteyebilecek...

    tahminimce, erkeklerin çoğu, kadın bedenine girse de lezbiyen olmak isteyecek. ve aynı şimdi bekarete verilen önem gibi, hiç erkek bedenine girmemiş kadınların değeri daha fazla olacak.

    tanrım; bu dünya hiç gerçekten değişmeyecek sanırım...
  • haydar dümen'in sık sık dile getirdiği kuramdır.
  • erkeklerin genelde soylarının devamını getirmek için ya da başka bir amaçla beraber olacakları dişide pek bir özellik aramadan dişi olmalarını yeterli görmesi sonucu, mecburen dişilerde ortaya çıkmış özelliktir. tabi ki istisnaları mevcuttur.
  • erkek maksimum sayıda dölleyeceği eş bulmaya çalışırken kadın dölden maksimum verim almaya çalışır. dolayısıyla erkek çok da takmaz kafaya körmüş topalmış, verir çocuğu kucağına geçer. kadının böyle bir lüksü olmadığı için de olabilecek en ideal eşi arar doğal olarak.
hesabın var mı? giriş yap